




Su Rumlar ne yaygaraci, yahu.
'Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister'__________ K. Atatürk
(...)Diğer bir deyişle siz istediğiniz kutsalı seçmekte ben de onu istediğim gibi ‘eleştirmekte’ serbestim. İsterseniz siz de benim kutsalımı ‘eleştirerek’ karşılık verebilirsiniz... Bu anlayışta bir dünyanın sağlıklı bir toplum üretmesinin önkoşulu herkesin liberal olmasıdır. O zaman sorun çıkmaz ve herkes kendi alanına ve haklarına razı olur. Nitekim liberalizm de zaten herkesi liberal varsaymaktadır. Farklı ideolojilerin varlığı kabul edildiğinde bile, bu ideolojilerin farklı zihniyetlere oturdukları, dolayısıyla farklı değerlerden beslendikleri göz ardı edilmekte ve sanki herkes liberalizmin ‘üst’ kurgusuna uygun bireyler olmak zorundaymış gibi davranılmaktadır.
Buna karşılık demokratlık başkalarının kutsalını felsefi anlamda kendi kutsalıyla bütünleştirir. Çünkü demokratlık kendi kutsalınızın bir öznel tercih olduğunu ve diğer öznel tercihler karşısında hiçbir kategorik üstünlük taşımadığını kabul etmenin ötesinde, diğer kutsalla ilişki aramayı da gerektirir...
(...)Ama biz birbirimize benzemiyoruz ve gerçek konuşma ihtiyacı birbirine benzemeyenler arasındadır. Nitekim demokratlığın günümüz dünyası açısından gereği de burada. Çünkü dünya konuşmayı unutmuş durumda... Hatta liberalizm sayesinde konuşmanın gereksizliği bile savunulabilmekte...
Liberaller konuşmayı hep ‘müzakere’ olarak algılıyor ve birinin galip çıkacağı bir çekişme sanıyorlar. Çünkü liberaller gerçekten de böyle davranıyor, karşılıklı tavizle gelinen bir uzlaşmadan ötesini hayal dahi edemiyorlar...
Oysa demokratlar için konuşma kazanılacak bir müzakere değil, karşındakini anlamak üzere yürütülen bir arayıştır. Her iki tarafın da demokrat bir kültürde buluşması, her iki tarafın da değişimini ima eden bir ortak bakışın sinerjisini ima eder. Sağlıklı birlikteliklerin önkoşulu da budur, herkesin kendine bakıp ötekini sanal olarak ürettiği bir liberal dünyanın soyut bireyselliği değil.